Cumhuriyet Halk Partisi Gemlik İlçe Başkanlığı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı Gemlik Atatürk Anıtı önünde düzenlediği törenle kutladı.
İlçe örgütü adına konuşmayı Nil Avcı yaptı. Avcı konuşmasında ülkenin son yıllarda yaşadığı süreçte Cumhuriyet’in ve parlamenter sistemin öneminin daha iyi anlaşıldığına dikkat çekerek; “Bizler bu uğurda canımız pahasına mücadeleye devam edecek, demokrasiyi, adaleti, insan hak ve özgürlüklerini, barışı, kardeşliği ve hoşgörüyü, bilimi ve sanatı ülkemizde yeniden hakim kılana kadar da durmayacağız”
Cumhuriyet Halk Partisi Gemlik İlçe Başkanı Mehmet Uğur Sertaslan ise konuşmalarında şu ifadelere yer verdi :
"Cumhuriyetin hangi koşullarda kurulduğunu gayet iyi bildiklerini ifade ederek; “Biz o günün koşullarının bugünün koşullarından daha zor olduğunu da biliyoruz. Şundan emin olunuz ki sizler burada olduğunuz sürece, sizler gibi buraya gelemeyen Cumhuriyete sevdalı, Mustafa Kemal Atatürk sevgisini yüreğinde taşıyan dostlarımız olduğu sürece Cumhuriyetimizin hiçbir zaman sırtı yere gelmeyecektir. Cumhuriyetle sorunu olanlar bilsin ki bir gün onlar yok olup gidecekler ama cumhuriyet ilelebet yaşayacaktır” dedi. Bugün burada, yüzünü Cumhuriyet’in aydınlığına, bilime, insan haklarına ve özgürlüğe, demokrasi ve adalete dönmüş siz Cumhuriyet sevdalılarıyla birlikte olmaktan gurur duyuyorum. Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün "Türk Milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir" diyerek ilan ettiği Cumhuriyet, bizim en değerli mirasımız ve aynı zamanda geleceğimizdir. 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanı ile ülkemiz, Atatürk'ün hedef olarak gösterdiği laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olma hedefinde ilerlemiş, çağdaş bir ülke olma yolunda bir takım duraklamalar yaşattırılmasına rağmen 2002 yılı gelene kadar önemli bir mesafe kat etmiştir” dedi. 2002 yılından itibaren, medeni bir ülke olma yolunda atılan adımlardan çok daha hızlı bir şekilde geriye gidildiğini belirten Sertaslan sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhuriyet devrimleriyle elde edilen kazanımlarımızın tek tek yok edildiği karşı devrim süreciyle birlikte, demokrasinin, adaletin, bilim ve eğitimin, sporun ve hatta sanatın yok edildiği bir sürece girilmiştir. Anadolu insanının kardeşlik felsefesi yerine, insanları düşmanlaştırma yoluna gidilmiş, en değerli varlığımız olan demokratik Cumhuriyetimiz, özgürlüğümüz, bağımsızlığımız gasp edilmiştir. Ulusal bağımsızlık zaferimizin ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğindeki ekip tarafından tek adamlı saray yönetimi yerine bu gün 94. Yılını kutladığımız Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyetle ve devrimleriyle sorunlu olanların yıllardır süren uğraşlarına rağmen devraldığımız mirası çocuklarımıza, onlar da çocuklarına devredecekler. Karşı devrim cephesi amacına ulaşamayacaktır.”
HER ŞEYE DÜŞMAN BİR ANLAYIŞ
“15 yıldır iyi, doğru ve güzel olan her şeye düşman bir anlayışla yönetiliyoruz” diyen Sertaslan, AKP’nin toplumun tamamının onayını hiçbir zaman alamadığına dikkat çekerek; “AKP zihniyeti, şaibeli seçimler ile halktan aldığı yetki ile halkına düşmanlık yapmaktadır. Demokrasi sayesinde oturdukları makamları muhaliflerini susturmak, yok etmek için kullanmış, medyayı baskı altına almış, demokrasi ve adaleti yok etmiştir.15 Temmuz darbe girişimi fırsata çevrilerek OHAL ilan edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti darbe girişiminin ardından 1 buçuk yıl geçmesine rağmen hala OHAL ile yönetilen beşinci sınıf bir ülkeye dönmüştür. Daha düne kadar birlikte olduklarını gizlemedikleri cemaat yani FETÖ terör örgütü ile devleti ne hale getirdiklerini, neyi amaçladıklarını bu gün net bir şekilde görebiliyoruz. FETÖ’nün hainliğinden en ufak bir ders almadılar. Ülkemizde cirit atan onlarca cemaat yapılanması ile kol kola demokrasiyi, insan haklarını katletmeye devam ediyorlar. Orduyu ve polis teşkilatını kendi orduları ve polisleri haline getirdiler. Adalet sistemini tahrip edip, yargı sistemini ele geçirerek kendilerine bağlı bir yargı sistemi yarattılar. Tüm bunların sonucunda da kendilerine muhalif olan, biat etmeyen ne kadar bilim adamı, akademisyen, yargıç, savcı, gazeteci, öğretmen, kamu çalışanı, işçi varsa bu şiddetten, zulümden nasibini aldı, almaya da devam ediyor. Bu baskı sadece sosyal yaşam ve hürriyetler anlamında değil aynı zamanda ekonomik bir şiddet olarak da sürüyor. Baskıcı ve otoriter karakterlerini her alanda ve her kesimde ortaya koymaktan çekinmeyen bu anlayış; işçiye, köylüye, memura yani asıl emekçiye yapmadığını, yandaş işadamlarına, müteahhitlere yani zengine yapmıştır. Köylünün traktörüne koyacağı benzine zam yapıp, zenginin milyon dolarlık yatına ucuza satmış, vergisini kısmıştır. Kendi kendine yetebilen nadir ülkelerden olan Türkiye’yi, saman ithal eden, et ithal eden bir ülkeye çevirmiştir. Memura yüzde 3 zam yaparak adeta dalga geçmiş, işçi grev yapmasın diye OHAL’i uzatmış, ama zengini, rantçıyı, işadamını daima korumuştur. Halka küfür etmekten zerre kadar utanmayan bir işadamına Artvin’i, Katarlılara Karadeniz’in güzelim yaylalarını peşkeş çekmiştir” değerlendirmesinde bulundu.
ASLA PES ETMEYECEĞİZ
Mehmet Uğur Sertaslan, AKP iktidarının devlet yönetme konusunda başarısızlık içinde olduğunu vurgulayarak; “Devlet yönetmekten bihaber bu zihniyet; itibarı, gösterişli saraylarda, lüks makam araçlarında zannetmiş, halkı yoksulluk içindeyken bin odalı sarayının her gün başka bir odasında altın varaklı ihtişamı yaşamıştır. Dış politikada tarihimizde olmadığı kadar çok düşman kazanmamıza, yalnızlaşmamıza neden olmuş, Türkiye’nin itibarını da yerle bir etmiştir” dedi. “Her seçim öncesi olduğu gibi 16 Nisan referandumunda ‘Evet verin, terör bitsin’ dediler” diyen Sertaslan sözlerine şöyle devam etti: “Demokrasi, özgürlük, barış sözleri verdiler ancak ne terör bitti ne barış geldi ne de demokrasi güçlendi. Belediye Başkanlarının durumu ortada… ‘Milli irade, demokrasi, seçimle gelen seçimle gider’ sözlerini ağızlarından düşürmeyenler, en büyük illerin belediye başkanlarını şantajla, tehditle istifa ettirdiler. Neden istifa ettirildi bu başkanlar? Halka açıklama borçlusunuz. Demokrasi değil, tek adam rejimi, bir dikta rejimi yaratmaya çalıştıklarını, biat etmeyeni yok etme anlayışı taşıdıklarını defalarca dile getirdik. Kendileri ve koltukları dışında önemsedikleri hiçbir şey yok. Bu kibir bizden demokrasimizi, özgürlüklerimizi, bir arada yaşama kültürümüzü, barışı ve kardeşliğimizi, çocuklarımızı kısacası bizim geleceğimizi çalıyor. Kadına şiddet araştırılsın diyoruz, ‘Hayır’ diyorlar. Çocuklara kadar inen uyuşturucu araştırılsın diyoruz, ‘Hayır’ diyorlar. Yolsuzluklar araştırılsın diyoruz, ‘Hayır’ diyorlar. Tecavüzler araştırılsın diyoruz, ‘Hayır’ diyorlar. İş kazaları araştırılsın, işçiler, madenciler ölmesin diyoruz, ‘Hayır’ diyorlar. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mızı kutlarken, Cumhuriyet’in ve parlamenter sistemin ne kadar önemli ve geçerli bir rejim olduğunu, bütün bu kaos bir kez daha ortaya koyuyor. Bizler bu uğurda canımız pahasına mücadeleye devam edecek, demokrasiyi, adaleti, insan hak ve özgürlüklerini, barışı, kardeşliği ve hoşgörüyü, bilimi ve sanatı ülkemizde yeniden hakim kılana kadar da durmayacağız. Yılmayacağız, asla pes etmeyeceğiz. Sizleri bu mücadele aşkıyla selamlıyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve kurucu mecliste Cumhuriyet’i ilan eden, devrimler gerçekleşirken ülkemize vatan aşkıyla hizmet eden devlet adamlarımızı, ülkemizin bağımsızlığı için can veren kahraman atalarımızı minnet ve gururla anıyorum. Cumhuriyetimizin 94. Yıldönümü kutlu olsun.”
Güncelleme Tarihi: 28 Ekim 2017, 13:41