Sözlerine Fransa'da gerçekleşen hain saldırı sonucu masum insanların hayatını kaybetmesinden duyduğu üzüntüyü dile getirerek başladı.
Dünyanın gelmiş olduğu durum coğrafyamız başta olmak üzere hep örgütlerle ve küçük gruplar üzerinden şekillendirilmeye çalışılıyor. Bu coğrafyada Kobani, Kandil, İŞİD, PKK, PYD ve benzeri bütün örgütler büyük planın küçük parçalarıdır. Asıl proje büyük orta doğudur, Büyük İsrail'in kurulma planıdır. Nerede bir bomba patlasa o bölgenin askeri yöneticileri bu projeye dâhil oluyor. Bu oyunları durdurmanın yolu bu coğrafyadaki devletlerin kendi konsolosluklarını çalıştırması askeriyesi, istihbaratı tüm kurumları ile ortak hareket ederek kendi içimizde çözüm aramamızdır. Bunun adımları daha önce atılmıştır D8'lerin kuruluş amacı da budur. Hiçbir devlet diğer bir devletin iç işlerine karışmadan bütün kurumları, bilgi paylaşarak örgütlere ve oluşumlara müsaade edilmeden planlı bir şekilde bütün dünyaya huzur hakim olması öngörülmüştür.
G20 zirvesine de değinen Yıldız, "Yıllardır başta dünyanın en zengin kıtası olan ama en çok yoksulluğu çeken Afrika olmak üzere bu ülkeleri sömüren devletlerin ülkemizde bu şekilde ağırlanması kaygı verici. Son olarak yakın tarihde Afganistan, Irak, Libya gibi ülkeleri de demokrasi getireceğiz diye kendi sömürü ağlarını genişleten ülkelerle aynı masada oturmak doğru bir davranış değil. Erbakan hocamızın en çok üzerinde durduğu konulardan birisi de bu mücadele yani Hak ve Batıl mücadelesi idi. Bu zirvede bizi düşündüren bir karar da Irak’ta, Libya'da olduğu gibi bütün ülkelerin Suriye için de aynı düşünce de olmasıdır."
Yıldız, Cumhurbaşkanının işverenler biraz az kazansın sözünü değerlendirdi:" Tüketim toplumu haline getirildik, üreticiler kredi ile iş yerlerini çevirmeye çalışıyor. Bu talihsiz bir açıklama. Siz asgari ücreti istediğiniz kadar artırın ama enflasyondan kaynaklanan farktan dolayı yapmış olduğunuz zam eriyip gidecektir. Eşel mobil sistemini devreye almadığınız sürece sorunlar büyüyerek devam edecektir.
Sayın Ali Koç'un kapitalizm çıkışı G20’ye damga vurmuştur. Çalışanın hakkını alamaması işverenin de sorunu olmuştur. Bir işyerinde bakıyorsunuz aynı işi yapan iki kişinin maaşları bir birinden farklı. Adil bir paylaşım yok. Bunu dengelemeden sorunlar çözülemez. Asıl sorun işçi yerine, ortaklığın tesis edilmesinin temel alınmamasıdır. Adil paylaşım ancak bu şekilde tesis edilebilir. Bunu yapacak olan da siyasi iradedir. Kapitalizm, faiz gibi çıkışlar her zaman bu sistemlere daha çok kazandırmıştır. Adil düzen bir an önce incelenip devreye alınmadan bu sorunlara çözüm bulmak yerine daha da çıkmaza girilmektedir.
Erbakan hocamızın 96 yılında yapmış olduğu Başbakanlık görevinde hiçbir şekilde faiz bu halkı sömürüyor, halkımızı borçlandırıyor diye gündeme almamış ve havuz sistemini kurarak faize aktarılan parayı kesip halka zam olarak dağıtmıştır. Bunun sonucunda, denk bütçe ile yılı tamamlamıştır. Zaman söz zamanı değil icraat zamanıdır. Halkın büyük desteğini almış siyasi iktidar, meclisin yemin ettiği bu günlerde, halktan alınan destekle halka hizmet etmesi gerektiğinin farkına varmalıdır." temennisi ile sözlerini tamamladı.